Yorgunluğunuzun arasında “farklı bir şey denesem” dediğiniz anlarda, Japon çay seremonilerinin başrol oyuncusu olan matcha sizi bekliyor olabilir. Son zamanlarda sıkça duyduğunuz bu yeşil toz, sadece estetik görüntüsüyle değil, bilimsel faydalarıyla hayatımıza yeni bir soluk getiriyor.
Matcha, aslında bir çeşit yeşil çay. Ancak onu diğerlerinden ayıran en büyük fark, yapraklarının gölgede büyütülüp öğütülerek toz haline getirilmesidir. Gölgede büyütülen çay yaprakları daha fazla klorofil üretir ve bu da matcha’ya o eşsiz canlı yeşil rengini kazandırır. Hasat edilen bu yapraklar, sap ve damarlarından ayrılarak sadece en kaliteli kısmı taş değirmenlerde yavaş yavaş öğütülür. Sonuç: Saf, konsantre, besin değeri yüksek bir yeşil toz.
Matcha, Japonya’da yüzyıllardır zen rahiplerinin meditasyon öncesi kullandığı bir içecektir. Dikkat ve sakinlik arasında kurduğu denge, günümüzde yoğun tempoda yaşayan birçok insan için cezbedici hale gelmiştir.
Matcha, yüksek oranda L-theanine içerir. Bu aminoasit, beynin alfa dalgalarını artırarak zihinsel rahatlama sağlar ama uykulu bir hale geçmeden. Yani odaklanmış ama gevşemiş bir beyin hali. Kahvede görülen ani yükselip düşüşler yerine daha dengeli bir enerji sağlar.
Matcha, özellikle EGCG (epigallokateşin galat) adlı bir antioksidan bakımından son derece zengindir. Bu madde, vücutta serbest radikalleri etkisiz hale getirerek kanserden kalp hastalıklarına kadar birçok hastalığın riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Yapılan bir çalışmada, matcha’nın antioksidan kapasitesinin diğer yeşil çaylara göre 10 kat daha fazla olduğu gösterilmiştir.
Bazı araştırmalar, matcha’nın termojenez oranını artırarak yağ yakımını desteklediğini ortaya koymuştur. Elbette bu etki mucizevi değildir; dengeli beslenme ve hareketle birlikte destekleyici bir öğedir. Ancak özellikle sabah sporlarından önce içilen bir fincan matcha, hem enerji verir hem de metabolizmayı uyarabilir.
2016’da yapılan bir çalışmada, matcha tüketiminin karaciğer sağlığını destekleyici etkileri olduğu gözlemlenmiştir. Ancak yüksek dozda tüketimin ters etki yaratabileceği de unutulmamalıdır.
Neden?
Matcha çayı, kafein içeriği nedeniyle gebelik ve emzirme döneminde sınırlandırılmalıdır.
Ne Yapmalı?
Doktor onayıyla ve sınırlandırılarak (günde 1 gramdan fazla olmayacak şekilde) tüketilebilir. Ancak özellikle ilk trimesterde önerilmez.
Neden?
Matcha, tanen ve kateşin gibi bileşenler içerdiği için bitkisel ve hayvansal kaynaklı demirin emilimini azaltabilir.
Ne Yapmalı?
Matcha, yemeklerden en az 1-2 saat sonra ve C vitamini içeren gıdalarla birlikte tüketilmelidir (örneğin bir dilim portakal).
Neden?
Matcha’daki yüksek miktarda EGCG (epigallokateşin galat), çok yüksek dozlarda alındığında bazı kişilerde karaciğer enzimlerini yükseltebilir.
Ne Yapmalı?
Karaciğer hastalığı olan bireyler hekime danışmadan matcha tüketmemelidir. Günde 1 çay kaşığını geçmemek kaydıyla kısa süreli kullanım önerilebilir.
Neden?
Her ne kadar kahveye göre daha dengeli bir enerji verse de, matcha yine de kafein içerir (yaklaşık 60-70 mg / 1 gram).
Ne Yapmalı?
Kafeine duyarlılığı olan bireyler düşük dozla başlayarak etkilerini gözlemlemeli ya da alternatif olarak kafeinsiz bitki çaylarına yönelmelidir.
Neden?
Matcha yüksek miktarda K vitamini içerir.
Ne Yapmalı?
Kan sulandırıcı kullanan bireyler, K vitamini içeriği yüksek tüm besinlerde olduğu gibi, matcha tüketimini sabit tutmalı ve doktorlarına mutlaka bilgi vermelidir.
Neden?
Kafein içeriği, büyüme çağındaki çocuklarda sinirlilik, uyku sorunları ve konsantrasyon problemlerine yol açabilir.
Ne Yapmalı?
Genellikle 12 yaş altı bireylere önerilmez. Daha büyük yaş gruplarında doktor veya diyetisyen kontrolünde az miktarda kullanılabilir.
Risk Grubu | Sebep | Öneri |
Hamileler & Emzirenler | Kafein, fetüs ve bebek üzerinde etkili | Doktor onayıyla, sınırlı tüketim |
Anemisi olanlar | Demir emilimini azaltabilir | Yemeklerle birlikte değil, C vitaminiyle |
Karaciğer hastaları | EGCG yüksek dozda toksik olabilir | Düşük doz, doktor kontrolü |
Kafein hassasiyeti olanlar | Uykusuzluk, çarpıntı vb. | Alternatif içeceklerle değiştirme |
Kan sulandırıcı kullananlar | K vitamini ilaç etkisini azaltabilir | Doktor takibi ve sabit alım |
Çocuklar | Kafein etkileri | Genellikle önerilmez |
Matcha’nın tadı ilk kez deneyen pek çok kişiye “kına gibi”, hatta bazen “yosunumsu” veya “topraklı” gibi gelebilir. Bu, aslında matcha’nın içeriğindeki yoğun klorofil, kateşinler ve yeşil çay yapraklarının öğütülmüş haliyle birebir alınmasından kaynaklanıyor. Doğal, işlenmemiş bir tada sahip olması, onun hem gücünü hem de ayırt edici karakterini oluşturuyor.
Ama işin güzelliği şu ki:
Doğru eşleştirmeler ve yumuşatıcı tariflerle bu tat, çok sevilen bir aromaya dönüşebiliyor. İşte “kına gibi” gelen yoğun tadı dengeleyip daha lezzetli hale getirecek bir kaç tarif;
Malzemeler:
Hazırlanışı:
Matcha tozunu bir kaseye (matchawan) eleyin. Üzerine sıcak suyu ekleyin. Bambu çırpıcıyı “W” şeklinde hızlıca hareket ettirerek 20-30 saniye kadar çırpın. Üzeri köpüklenmeye başladığında çay hazırdır.
Not: Sabahları zihinsel berraklık için idealdir.
Malzemeler:
Hazırlanışı:
Matcha’yı sıcak suyla karıştırarak çözdürün. Ayrı bir bardakta sütü ısıtın (veya buz ekleyerek soğutun). Matcha karışımını süte ekleyin ve karıştırın. Hafif tatlılık isteniyorsa doğal tatlandırıcı eklenebilir.
Not: Öğle sonrası için hem keyifli hem de enerji verici bir içecektir.
Malzemeler:
Hazırlanışı:
Tüm malzemeleri blendera koyun ve pürüzsüz olana kadar çekin. Yeşil, kremsi ve enerjik bir içecek elde edersiniz.
Not: Özellikle spor sonrası ya da kahvaltı yerine tercih edilebilir.
Malzemeler:
Hazırlanışı:
Süt ve matcha’yı karıştırıp çözdürün. Ardından chia tohumlarını ve tatlandırıcıyı ekleyin. Cam bir kavanoza koyup karıştırın. Buzdolabında en az 4 saat, tercihen bir gece bekletin.
Not: Lifli, doyurucu ve antioksidan açısından zengin bir ara öğün ya da kahvaltıdır.
Malzemeler:
Hazırlanışı:
Fırını 175°C’ye ısıtın. Tüm malzemeleri bir kasede iyice karıştırın. Yağlı kağıt serili tepsiye kaşıkla parçalar halinde dizin. 12-15 dakika kadar pişirin.
Not: Sağlıklı atıştırmalık veya spor öncesi doğal enerji kaynağıdır.
Günde 1 ila 2 çay kaşığını aşmamak genellikle güvenlidir. Her porsiyon yaklaşık 60-70 mg kafein içerir. Bu da bir espresso ile benzer seviyededir. Matcha tüketirken diğer kafein kaynaklarınızı da (kahve, çay, çikolata) göz önünde bulundurmalısınız.
Bir diyetisyen olarak ben, trendlerin değil sürdürülebilir alışkanlıkların peşindeyim. Matcha, doğru kullanıldığında hem bedenimize hem ruhumuza hizmet edebilir. Ama hiçbir mucizevi içecek, dengeli beslenme ve hareketli yaşamın yerini tutamaz. Eğer yeşilin sakinliğini, doğanın ritmini hayatınıza almak istiyorsanız, matcha’yla küçük bir sabah seremonisi başlatmak iyi bir fikir olabilir.
Kendinize bir matcha vakti yaratın; belki bir kitapla, belki bir loş ışık altında, belki de sadece kendinizle sessizce kalmak için…
Çünkü bazen “iyi yaşam”, küçük bir fincanda başlar.
Son Söz…
Popüler olanı denemek elbette heyecan verici… Renkli trendler, yeni tarifler ve kulağa hoş gelen her şey bizleri cezbedebilir. Ama unutma ki asıl önemli olan, sana iyi geleni bulmak. Sağlıklı olanı seçmek, sadece bedenin için değil; zihnin, ruhun ve yaşam kaliten için de bir yatırım.
Matcha belki de tam bu noktada bir denge kapısı… Ama her şeyde olduğu gibi, sürdürülebilir olanı benimsemek, seni geçici değil kalıcı iyi hissettirecek o alışkanlıkları inşa eder.
Kendine şefkatle yaklaş, yeniliğe açık ol ama seçimlerinde farkındalığı elden bırakma.
Bir sonraki yazıda yine seninle, keyifle ve sağlıkla buluşmak dileğiyle…
Diyetisyen & Spor Eğitmeni
Melina Ezgi Tosun
Türkiye ve dünya gündemindeki sıcak gelişmeleri okuyucularına tarafsız ulaştırmayı hizmet kabul eden haber platformu.